18 ve 19. yüzyılda, İstanbul’daki evlerin çoğu ahşaptı. Şimdi olduğu gibi, o zamanlar da patlıcan çok sevilen bir sebzeydi. Közleme ve kızartmalar ya mangal ateşinin ya da gaz ocağının üstünde yapılırdı. Kapı önünde dedikodu kazanını kaynarken mangaldan sıçrayan bir kıvılcım veya ocağın üstündeki tavanın ateş alması yangını başlatırdı. Bu yangınlar genellikle Ağustos ayında meydana gelir, adına da Patlıcan Yangını denirdi.